top of page
Ara
  • Yazarın fotoğrafıGulenbilge

Ufuk Açıcı Bir Tesadüf

Çocuğumuz olsun olmasın, eğitim sisteminin dramatik biçimde çağımızın gerisinde kalışı hepimizi yakından ilgilendiren bir konu. Ve elbette bu problem ülkemizle de sınırlı değil. Geçenlerde PISA Direktörü Andreas Schleicher’in eğitimle ilgili olarak verdiği bir röportajı okurken, direktörün yanıtlarıyla çocuklarımın altıncı sınıftayken yaptıkları bir sunum arasındaki paralelliği memnuniyetle fark ettim.



2015 yılının Aralık ayında Erickson Coaching International Türkiye Temsilcisi Denge Merkezi, değer odaklı insan ve dünya potansiyelini ortaya çıkarma vizyonundan hareketle BÜMED’de bir Dünya Oyunu (World Game) Konferansı düzenlemişti. Ve sözü geçen konferansta, o tarihte on bir yaşında olan kızımla oğlumdan eğitim ve gelecekle ilgili düşüncelerini yansıtan bir sunum hazırlamalarını istemişlerdi. Onlar da sınavları, ödevleri, öğretmenleri, dersleri, eğitimi ve hayallerindeki okulu anlatan sunumlarını bir salon dolusu yetişkinle büyük bir heyecan ve mutlulukla paylaşmışlardı. Hâlâ ara ara döner okurum yazdıklarını. Benim için çok ilham vericidir.

Bundan sonrası için ben aradan çekileyim, fikirler konuşsun ☺ Koyu renk yazanlar direktörün cümleleri; italik olanlar ise kızımla oğlumun sunumundan birebir alıntılar. Tabii bu nedenle, yazıyı paylaşmadan önce izinlerini de aldım ☺


-Eğitimin genel başarısı asla öğretmenlerin başarısından fazla olamaz. Yani öğretmenler ne kadar iyiyse, sistem de o kadar iyi olur. 

Sınavların sonunda öğretmenler de, dersi nasıl anlattıkları konusunda kendilerini değerlendirmeliler. Şaka yapan ve dersleri eğlenceli olan öğretmenler daha iyi, daha akılda kalıcı bilgi iletmiş oluyorlar. Bize göre öğretmenler her şeyden önce çocukları sevmeli ve tutarlı olmalı. Empati öğretmenliğin anahtarı!


-Eğitimde temel mesele, en muhtaç olanın en iyi eğitimi alması. Şanghay’da, Japonya’da çocuğunuzu hangi okula gönderdiğinizin hiçbir önemi yok. Hükümetin taşıması gereken yük ebeveynlerin omzuna binmemeli. Bunun tek çözümü bütün okulların iyi eğitim vermesini sağlamak ve bu gerçekten mümkün.


Herkes, “eğitim gelecek için çok önemli, çocuklar geleceğin ışıkları,” diyor ama tüm çocuklara aynı gelecek hakkı tanınmıyor. Bir anne ve baba düşünün. Çocuklarına iyi bir eğitim vermek istiyorlar ama bazı okullardaki eğitim kötü ve diğer okullar da pahalı. Geleceğin ışıklarına yol açmak için tüm okullar parasız olmalı ve herkesin eşit eğitim hakkı olmalı. Devlet okulları yeterince gelişmiş olursa özel okullara da gerek kalmaz. Her okul eşit seviyede öğretmeli. Bize göre eğitim, bütün çocukların en doğal hakkıdır; yetişkinlerin ve devletin en büyük sorumluluğudur. Eğlenmeden ve bilgiye ulaşma özgürlüğü olmadan eğitim olmaz. Çünkü eğitim eksikliği tüm hayat şartlarını zorlar.


-Ezberde iyi, yaratıcılıkta kötüsünüz. Türk öğrencilerin iyi oldukları alanlar artık dünyada daha önemsiz... Gelecekte yaratıcı öğretmenler sadece fizik, biyoloji anlatmayacak. Farklı disiplinleri harmanlayarak eğitim verecek.


Öğretilen konular birbiriyle ve hayatla bağlantılı olmalı. Çünkü ne işe yaradığını anlamak ve bağlantıyı kurabilmek, konuyu da anlamayı kolaylaştırıyor. Öğretilen tüm terimlerin nereden geldiğini bilmek de önemli. Örneğin biyoloji, matematik veya sanatla ilgili bir terim Latinceden veya İngilizceden geliyorsa onun orijinali ve ne anlama geldiği mutlaka öğretilmeli...

...Hayalimizdeki okul doğanın içinde olur. En azından dilediğinizde doğa ile baş başa olabileceğiniz alanları olur. Derslerin bir bölümü mutlaka doğada işlenir. Laboratuvar dersleri, en büyük laboratuvar olan doğada yapılır. Örneğin çocuklar biyoloji dersinde bitkileri öğrenirken, ağaçları, çiçekleri ve yaprakları doğada çalışır. Yapraklar mikroskoplarla yerinde incelenir.


Ve her şey birbirine bağlanır. Sadece biyoloji dersi değil, sosyal dersi de aynı anda işlenir. Örneğin: “Nasıl ağaçlar bir araya gelip ormanı oluşturuyorsa, biz bireyler de bir araya gelerek toplumu oluşturuyoruz” bilgisi öğretilir. Tüm dersler ve konuların birbiriyle ve hayatla ilişkisi anlatılır.

...Sadece belli derslere değil tüm derslere eşit önem verilir. Ayrıca bitkileri ve hayvan davranışlarını tanıma gibi yeni dersler olur okulumuzda.


-Çocukların yaratıcı, risk alan bireyler olmasını istiyorsanız hata yapmalarını göze almalısınız. Altını çizmek istiyorum, geleceğin öğretmeni daha az eğitmen daha çok akıl hocası olacak.


Biz organik birer sistemiz; robot değiliz. Bir bilgisayar gibi versiyon güncelleme programımız yok. Sadece yeni bilgi yükleyerek öğrenmiyoruz. Hata yapma hakkımız var çünkü biz hatalarımızdan ve deneyimlerimizden öğrenen İNSANLARIZ.

-Mesela biyoloji, fizikte içerik bilgisi sorduğumuzda Türk öğrenciler gayet iyi. Ama internetten de bulabileceğiniz bu bilgilere sahip olmanın anlamı ne ki?...


(Çocuklar,) sınavlara daha az, hayata daha çok kafa yorun!

Hayalimizdeki okulda çocuklar, hayatta gereği olmayacak bilgilerle doldurulmaz. Yaşamlarına uygulayabilecekleri bilgiler verilir. Hayatta gerekli olan bilgilere nasıl ulaşabilecekleri öğretilir. Üzerinde çalışılan projeler, araştırmaya, hayal gücüne ve yaratıcılığa dayalı olur.


-Türkiye’de çok yaygın bir matematik korkusu var. Korku hissediyorsanız beyniniz bilgiyi kabul etmiyor. Tek yol matematiğin derin anlamını öğretmek. 


Öğretmenler verdikleri bilgilerin gelecekte ne işe yarayacağını bilmeli ve öğrencilerine anlatabilmeliler.

-Bence eğitimin geleceği toplumsal değerlerde. Nasıl aynı anda kendimizi düşünüp diğerleriyle birlikte var olabileceğiz? Açık olmak, farklı kültürlere saygı duymak, cesaret, merak…


...Annem bize sordu: “Peki niye eğitim? Niye gelişmeliyiz? Niye başkalarına gelişmeleri için yardım etmeliyiz? Tüm bunların amacı nedir size göre?”

(Leonardo) Benim için amaç şu: İnsanoğlu -ve insankızı, çünkü insankızı demezsem kardeşim kızıyor- ☺, evrenin bizden sakladığı bütün sırları bulabilmeli ve anlayabilmeli.

(Gaia) Bana göre de tüm bunların amacı Dünya’nın iyiliği. Ve Dünya derken, gezegen, doğa, insanlar, hayvanlar ve bitkilerden bahsediyorum.

Ve sunumlarının sonunda,

hayallerindeki okulun özetini şöyle yapmışlardı:

1-Doğayla iç içe

2-Birbiriyle bağlanarak öğretilen konular

3-Hayatla bağlantılı yeni dersler

4-Okula birebir uygulanan ülke yönetimi

5-Hayvanlarla ve doğayla iletişim

6-Oynayarak, eğlenerek kalıcı öğrenme

7-Bilgi kadar hayal gücü ve yaratıcılığa verilen önem

8-Doğaya saygılı eko-okul bilinci (geri dönüşüm, yeşil enerji vb.)

9-Yaparak, hareketli öğrenme

10-Adaletli öğrenci ve öğretmen ilişkisi

***

Ve her şey bir hayalle başlar...

49 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page